Sialendoskopi-Tükürük Bezi Endoskopisi

Büyük ve Küçük Tükürük Bezi Taşları

Sialendoskopi (Tükürük Bezi Endoskopisi), tükürük bezi şişen hastalarda, sebebi belirlemek amacıyla tükürük kanallarının içerisine bakmak için kullandığımız bir tanı yöntemidir. Tükürük bezi endoskopisinde kullanılan endoskoplar diğer standart endoskoplardan çok daha incedir, üstelik içinde optik sistemin yanında, kanalın içini yıkamak ve çalışmak için ek yardımcı kanallar bulunur.

Dr. Atilla Şengör’ün tercih ettiği sialendoskopların çalışma kanalları 0,4 veya 0,8 mm’dir; buna rağmen dış çapları ise 1,1 mm ve 1,6 mm’dir. Basitçe ifade etmek gerekirse, bir kürdan inceliğinde olan ancak üretimi ileri teknoloji gerektiren bu hassas sistemler maalesef yalnız yurtdışından temin edilebildiği için yüksek maliyetlidir.

Dr. Atilla Şengör, dünyada 1990’lı yıllarda uygulanmaya başlayan bu yöntemin, 2004 yılından bu yana ülkemizde de tanınması ve yaygınlaşması için büyük çaba sarf etmektedir. Yerli ve yabancı konferanslar ile makaleler hazırlamıştır ve 2008 yılında da bu konudaki ilk Türkçe kitabın yazarlarından birisidir. Çalışmalarından bazılarını “Yayınlardan Seçmeler” bölümünde görebilirsiniz. Sialendoskopi dönemiyle beraber, tükürük bezi kanal tıkanıklığına yol açan hastalıklar ve bunların başında gelen tükürük bezi taşları için yapılan açık ameliyatların sayısı dünya genelinde belirgin azalma göstermiştir.

Çene altı (submandibuler) ve yanak (parotis) tükürük bezlerini tıkayabilen diğer hastalıklara örnek olarak, kanal darlıkları (stenozlar), salgı tıkaçları (mukus tıkaçları), yabancı cisimler, kanal polipleri (et oluşumları) ve iltihabi durumlar verilebilir.Bu tip hastalıkların temel belirtisi tekrarlayan tükürük bezi şişmeleridir. Uyguladığımız sialendoskopi yöntemi ile tıkayıcı hastalığın ne olduğunu doğrudan görerek belirlemeye çalışırız.

Bu teknik kısa süreli, ancak sıklıkla ameliyathane gibi steril bir ortamda yapmayı tercih ettiğimiz bir işlemdir.Sialendoskopi sırasında saptadığımız örneğin tükürük bezi taşı veya darlık gibi bir hastalığı belirlediğimizde ise, eşzamanlı olarak tedavi yapabiliyoruz. Girişimsel sialendoskopi dediğimiz bu yöntemlere örnek olarak sialendoskopik taş kırma ve çıkartılması, stenoz dilatasyonu (darlık genişletme) ve stentleme verilebilir. Günümüzde tükürük bezi kanal tıkanıklıklarında en önemli tanı ve tedavi yöntemi sialendoskopidir.

Sialendoskopi Bir Ameliyat mıdır?

Sialendoskopi, tükürük bezlerinin kanallarının içerisini görmek için kullandığımız bir muayene yöntemidir. Günümüzde vücuttaki pek çok bölgeyi aydınlatarak görmek ve kayıt almak için endoskop denilen fiberoptik araçlar kullanırız. Tükürük bezi kanallarında kullandığımız endoskoplara ise “sialendoskop” diyoruz.

Yani sialendoskopi bir ameliyat değil, öncelikle bir muayene ve tanı yöntemidir. Buna rağmen çok ince cihazlar, hassasiyet, donanım, asistan yardımı ve bazen de narkoz gerektirdiği için tanı amaçlı sialendoskopiyi ameliyathane koşullarında yapmayı tercih ediyorum. Tükürük bezi taşı tedavisi veya darlık genişletme gerekenlerde ise, girişimsel sialendoskopiyi bir ameliyat tekniği olarak kabul edebiliriz.

Hareketsizlik, hassas ve bazen uzun süren bir çalışma gerektirebileceğinden, bunu hemen her zaman narkoz altında uygularım. Ancak sialendoskopik uygulamaların, tükürük bezinin açık ameliyatla alınması ile kıyaslanamayacak kadar hassas, koruyucu ve hasta için konforlu teknikler olduğunu burada vurgulamak gerekir. Açık ameliyatlarda karşılaşılabilen kalıcı yüz felci, kanama ve damar-sinir hasarı gibi riskler deneyimli ellerde yapılan sialendoskopide bulunmamaktadır.

Tükürük Bezi Nedir?

Tükürük bezleri, ağzımızın nemli olmasını ve lokmaların kayganlaştırılmasını sağlayan tükürük salgısını üreten organlardır. Yemeklerin yutulması ve sindirilmesinde tükürük salgısının rolü çok önemlidir. Ağız içerisinde dilinizi dudak içlerine değdirdiğinizde pütür pütür hissedilen yüzlerce küçük (minör) tükürük bezi vardır. Ancak bunlardan başka, büyük boyutlu tükürük bezleri de vardır. Büyük tükürük bezlerine majör tükürük bezleri denir ve bunların kanal sistemleri vardır. Büyük tükürük bezleri yanakta (parotis bezi), çene altında (submandibuler bez) ve dilaltında (sublingual bez) bulunur. Büyük tükürük bezlerinin ürettiği tükürük salgısı, kanallar vasıtasıyla, dil altında ya da yanağın iç tarafında bulunan ince deliklerden ağız içerisine boşalır. Bizler sialendoskopi yöntemiyle bu büyük bezlerin tükürük kanallarına girebiliyoruz. Bu sırada, tükürük bezinin şişmesine yol açan bir kanal tıkanıklığı varsa, bu tıkayan etkeni de görerek teşhis ve tedavi edebiliyoruz.

Tükürük Bezi Kanalları Nasıldır?

Tükürük bezini ve kanal sistemini bir ağaca benzetebiliriz. Yapraklı kısmı, bezin tükürük salgısını üreten bölümü (parankim) olarak düşünebiliriz. Parankimin salgı hücrelerinde üretilen tükürük salgısı, çok sayıda ince dalcıklardan, daha kalın dallara ve sonunda bunların birleştikleri gövdeye (ana kanala) doğru taşınır. Tükürük taşıma sistemindeki kanallarının çapları 0,5mm ile 3,2 mm arasında değişmektedir. Ağıza açıldıkları en dar yerine (orifis) huni biçiminde daralır ve burası 0,1mm kadardır. Bu iğne ucu kadar ince olan orifisler (kanalın ağzı) yanak içlerinde ve dil altında bulunur. Dolayısıyla bu çok incecik orifislerde takılan çok küçük çaplardaki taşlar bile tükürük salgısının ağıza boşalmasına engel olabilir. Bu şekilde ilgili bezde (yanak ya da çene altı tükürük bezi) şişme meydana gelir. Sialendoskopi sırasında bu örfisi genişletip kanala giriyoruz ve endoskop çapının izin verdiği kadar, kanal sisteminde uç dallara, yaklaşık 5 ila 9 cm mesafeye kadar ilerleyebiliyoruz.

Kanal sistemi aynı ağaç dalları gibi bezin içine doğru devam ettiği için, endoskopik olarak “bezin içinde” veya “kanalda” diye bir ayrım söz konusu değildir. Bu ifadeler genellikle sialendoskopide yeterli deneyimi bulunmayanlar tarafından hatalı olarak kullanılmaktadır. Sialendoskopi yönteminde tükürük bezi taşlarının kanal içi, bez içi ayrımı gözetmeksizin toplam 85-90%’ına ulaşabiliyoruz. Zaten şişmeye neden olan tıkanıklıklar da genellikle ana kanal veya kalın dallarda olur; ince ve uç dallardaki sorunlar bezin tamamının şişmesine ve belirgin şikayetlere neden olmazlar.

Her Tükürük Bezi Şişmesi Taş mıdır?

Tükürük bezi taşları tükürük kanallarını tıkadığında çene altı (submandibuler bez) ya da yanak tükürük bezlerinde (parotis bezi) şişme yapar. Ancak tükürük bezlerini şişiren başka hastalıklar da vardır. Yukarıda kısaca değindiğim darlıklar dışında, salgı yoğunlaşmaları, kanal polipleri ve yabancı cisimlerle karşılaşıyoruz. Ancak tükürük bezi şişmeleri sadece kanallarının tıkanmasına bağlı olmayabiliyor. Tükürük bezinin salgı üreten hücrelerini (parankim) tutan hastalıklar da vardır. Bunlardan en bilineni çocuklarda görülen kabakulaktır. Kabakulakta yanak (parotis) tükürük bezinin salgı yapan hücrelerinin kabakulak virüsü ile iltihaplanır ve şişer.

Jüvenil rekürran parotit (çocukluk çağının tekrarlayan parotis bezi iltihabı), Sjögren gibi romatizmal hastalıklar ve Radyasyon sialadeniti (Tiroid kanseri nedeniyle radyoiyot tedavisi almış hastalar) aslında farklı hastalıklar olsalar da, bu hastalarda görülen salgılama sorunları ve kanal darlıklarına rastlayabiliyoruz; ve bunlarda tükürük bezi kanallarını sialendoskopi ile genişleterek bu hastalara da faydalı olabiliyoruz. Ayrıca giderek büyüyen kitleler iyi huylu veya kötü huylu tümörlere işaret ediyor olabilir; tümörlerde sialendoskopik uygulamaların yeri yoktur.

Bu durumların hepsi tükürük bezlerinde şişmelere yol açar. Dolayısıyla tükürük bezi şişmesine yol açan pek çok farklı hastalık vardır. Bunların belirtileri, süresi ve muayene bulgularına göre bazı testlerin de yardımıyla teşhis koyuyoruz. Ancak bir fikir vermek adına, tükürük bezi taşı ya da diğer nedenlerle kanal tıkanıklığı olan hastalardaki tipik bez şişmesi yemeklerle ilişkilidir. Yemek yerken, hatta ekşi tatlar veya sadece kokuyla dahi uyarılan tükürük salgısındaki artışla beraber, eğer tükürük kanalında bir tıkanıklık varsa, tükürük bezi aniden şişer. Eğer tükürük kanalı tam tıkalı değilse şişlik yavaş yavaş iner. Ancak kanal tıkanıklığı arttıkça bezin inmesi daha uzun sürelerde gerçekleşir, kanal tam tıkandığında da ilgili bez sürekli şiş kalabilir.

Sialendoskopi Yeni Bir Teknik midir? Her Hastanede var mı?

Sialendoskopi dünyada ilk olarak 1990’lı yıllarda uygulamaya başlanmıştır. Optik teknolojinin ilerlemesi sayesinde çok ince endoskoplar üretilebilmiş ve kanal içerisinde çalışabilmemizi kolaylaştıran çok hassas araçlar geliştirilmiştir. Ülkemizde 2004 yılında ilk olarak uygulamaya başladığımız bu tekniğe bizler açısından yeni bir teknik değildir. İleri endoskopik deneyim gerektirmesi, uzun ve yurtdışı temelli bir öğrenme süreci olması, sialendoskopların ve araçlarının hassas ve maliyetli oluşları bu tekniğin ülkemizde yaygınlaşmasını yıllarca engellemiştir.

Cihaz ve araçların çoğu hastanede bulunmamasına karşın, bizim de katkımız olan tıbbi yayınlar ve konferanslarla, dünyada olduğu gibi ülkemizde de artık KBB Uzmanlarının çoğuna bu konuyu duyurabildiğimizi söyleyebilirim. Üstelik sayılı birkaç merkezde bu yöntemin uygulanmaya başladığını mutlulukla karşılıyorum. Ancak hala çoğu hastanede maalesef sialendoskopi araçları bulunmadığı gibi, sialendoskopların bulunması da bu cihazların her uzman tarafından kullanılabileceği anlamına gelmemektedir. Sialendoskopistin uygulamayı yaptığı hastanelerde teknolojik alt yapıyı, örneğin taş kırma cihazlarının adaptasyonunu oluşturmuş olması gerekmektedir.

Zira bizim uygulamalarımızda taşlı vakalarda, kanal içi kırma yöntemi ve kombine yöntemleri kullanmamız, başarıyı 40%lardan 90%ların üzerine çıkarmamızı sağlamıştır. Pnömatik litotripsi (havalı taş kırma) üzerine çalışmalara ülkemizde 2008 yılında başladık; 2012 yılında 1. Uluslararası Sialendoskopi Kongresinde Cenevre’de dünyaya tanıttık. O günden bu güne bir hayli ilerledik; özellikle Almanlar da taş kırmada bu yöntemi benimsemeye başladı (2019).

Sialendoskopide Herhangi Bir Kesi Yapılır mı?

Sialendoskopi yönteminde tükürük bezi kanalının ağzı bazı dilatatör dediğimiz bazı çubuklarla aşamalı olarak genişletilir ve sialendoskop ile kanala girilir. Bunun için ağız içine bir kesi yapılmaz. Ancak eğer kanalın ağzı çok dar ise ve genişletilmeye direnç gösteriyorsa, bu durumda papillotomi dediğimiz 1-2 milimetrelik kontrollü bir çizik ile kanal ağzının açılması gerekebilir. Papillotomi benzer şekilde, kanalın ağıza yakın kısmında, büyüklüğü nedeniyle sıkışan tükürük bezi taşlarını çıkarabilmek için de gerekli olabilir. Bu şekilde, forseps ya da basketle tutulmuş bir taşı dışarı çekerken kanalı zedelememek için titizlikle yapılmış düzgün bir papillotomi kesisi, gelecekte kanalın yapışıklıklar nedeniyle tekrar tıkanmasını önler.

Bunlardan başka, kanaldan sialendoskopik olarak çıkartılması olanaksız olan, ağız tabanında ya da yanak içinde hissedilen büyük tükürük bezi taşlarında da ağız içinden kesi yapılabilir. Tükürük bezi taşı ameliyatı ya da sialodokotomi olarak adlandırılabilecek bu kesiyi sialendoskop ile kanal içerisinde taşın yerini tam olarak belirledikten sonra, tam tükürük bezi taşının üzerine gelecek şekilde yapıyoruz. Bu uygulamaya “sialendoskopi rehberliğinde ağız içerisinden yaklaşım” denir. Bu yöntemde de tükürük bezi taşını çıkarttıktan sonra, sialendoskop ile tekrar tükürük bezi kanalına girerek geride başka bir taş olup olmadığına bakmak gereklidir. Kalan taşlar veya yoğun tükürük tıkaçları yine sialendoskopi ile temizlenebilir. Müdahale bitiminde sialendoskopi ile kanal kontrol edilir ve gerekirse kanalplastisi (sialodokoplasti) ile onarılır, stentlenir. Bu uygulamaların tamamı sialendoskopi eşliğinde yapılmalıdır. Sialendoskopi bulunmayan koşullarda yapılan kanal kesileri yapışıklıklarla, başarısızlıkla ve kanalın tahribatıyla sonuçlanabilir. Bu durumda hasta sialendoskopi ile tedavi şansını da kaybedebilir.

Tek Parça tükürük Bezi Taşı

Tek Parça tükürük Bezi Taşı

Sialendoskopi ile Büyük Taşlar Çıkarılır mı?

Tükürük bezi kanalına sıkışmış, büyük çaplı tükürük bezi taşlarında taş kırma yöntemi gerekli olabilir. Bu tip tükürük bezi taşlarını pnömotik litotripsi (hava basınçlı) ya da Holmium lazer yöntemi ile kırabiliyoruz. Ancak incecik bir kanalda çevrede ısı nedeniyle termal hasar oluşturması nedeniyle, kendi uygulamalarımda 2008 yılından beri, lazer yerine pnömatik taş kırmayı tercih ediyorum. 1993 yılında Dr. Königsberger’in kullandığı ve yukarıda da bahsettiğim gibi, dünyaya 2012 yılında sialendoskopideki kullanımını hatırlattığımız pnömatik litotripsi, aslında ürologlar tarafından böbrek taşlarını kırmak için de yıllardan beri kullanılmaktadır.

Tükürük bezi taşını sialendoskopi sırasında gördüğümüzde, taş kırma probunu taşa değdiriyoruz ve atışlar yaparak kırıyoruz. Dolayısıyla kıracağımız taşın tamamını görebilmemiz gerekiyor. Bu nedenle çoğu tükürük kanalı taşlarının tamamını kırıp çıkartabilirken, bazı büyük taşların gömülü bölümlerine ulaşılamayabilir; bu durumda taşın sadece kanalda görülen bölümü kırılabilir.

Diğer bir deyişle taşın bir bölümü geride kalabilir. Bu hastalarda kanaldan tükürük akışını sağlayabilmişsek, zamanla taşın kanalın ağzına doğru ilerlemesi ve hatta bazen kendiliğinden çıkması olanaklı olabiliyor. Bu olasılık büyük taşlarda vardır, ancak 2,5-3 santimetre boyutuna ulaşan taşlarda bile başarı oranı 80%lerin üzerindedir. Dolayısıyla taşın büyüklüğü de, kırma yöntemleri sayesinde sialendoskopi için bir engel oluşturmamaktadır. Donanım, sabır ve deneyimle kanal içerisinden ulaşılabilen her taş çıkarılabilir diyebilirim.

Sialendoskopi Sonrası Hastanede Yatmak Gerekir mi?

Sialendoskopi hasta için ağır bir uygulama değildir. Sialendoskopi sırasında tükürük bezinin kanalı içerisinde çok titiz ve teknik çalışma yapılır. Bu nedenle sialendoskopi yöntemi sonrası hasta hemen ya da birkaç saat içerisinde taburcu edilebilir. Ancak tükürük bezi taşı tedavisi gerektiren hastalarda, kırma ve sialendoskopik çalışma uzun sürebileceği için narkoz altında çalışmayı tercih ediyoruz.

Genel anestezi alan hastanın narkozun etkilerini vücuttan atabilmesi için, uygulamadan sonra 5 saat kadar hastane ortamında dinlenmesi veya çok nadiren geceyi hastanede geçirmesi gerekli olabilir. Şehir dışından ya da yurt dışından gelen hastalarımızı da, sadece konaklama amaçlı olarak o gece hastanede ağırlayıp ertesi gün taburcu ettiğimiz olabiliyor.

Sialendoskopi Sonrası Tedavi Süreci Nasıldır?

Sialendoskopi ile taşın çıkartıldığı durumlarda, kanaldan tükürük salgısı hemen akmaya başlar ve bezde hızla düzelme meydana gelir. Bazen sialendoskopi sırasında kanala verilen sıvılar nedeniyle tükürük bezinde geçici bir şişme olabilir. Hastanın bol sıvı alması ve masaj yapması çoğu kez bu şişliğin kısa sürede inmesine yardımcı olur. Çalışmanın uzun sürdüğü vakalarda şişliğin inmesi birkaç saat sürebilir. Genellikle ağrı olmaz, gerilmeye bağlı ağrı olursa parasetamol türü ağrı kesiciler yeterli olur.

Sorunları yıllardır olan vakalarda, bezde genel bir sertleşme vardır ve sialendoskopi sonrası bu büyük ölçüde inse de, tamamen diğer taraf gibi olması aylar sürebilir. Ağız içerisinden yapılan bir uygulama olduğu için, buradan bir iltihaplanma olmasını önlemek için, koruyucu olarak operasyon sırasında ve 2 ila 5 gün süreyle bir antibiyotik kullanımını tercih ederiz.

Bazı hastalarda tükürük bezi kanalının ağzı belirli bir süre açık kalsın, tükürük akışına yardımcı olsun diye yerleştirdiğimiz ince plastik bir tüpü (kanül, stent) sialendoskopi sonrası yaklaşık 3 ila 7 gün sonra alırız. Bazı nadir durumlarda 2-3 hafta stentın kalması gerekebilir. Ağız içi mukozasına ince bir iplikle tutturulmuş olan tüpü, ipi kesmek suretiyle kolaylıkla çıkartırız. Ofiste yaptığımız bu işlem hastaya herhangi bir sıkıntı vermez.

Sialendoskopi Sonrası Kontroller Nasıl Olur?

Sialendoskopinin başarılı olduğu, yani taşın/taşların çıkartılmış veya darlıkların açıldığı olgularda yalnız kanalın açıklığını ve salgının kıvamını görmek için 2. haftada ve 1 ay kadar sonra hastamızı görmeyi arzularız. İstanbul dışından veya yurt dışından gelen hastalar için böyle bir zorunluluk yoktur.Ancak sialendoskopi ile tedavisi olanaksız bir vaka ile karşı karşıyaysak, uzunca bir süre bezin şişme ataklarını takip etmek gereklidir.

Bu tip durumlarda, sialendoskopi sırasında kanalın genişletilmesi nedeniyle, çıkmayan taşların da bir kısmı yaklaşık 1 sene içerisinde yavaş yavaş kanalda ilerleyerek kendiliğinden çıkabiliyor. Bazen de ağız içinden tükürük bezi taşı ameliyatına uygun mesafeye gelebiliyor. Bu hastalarda ikinci bir sialendoskopik girişim yapmak faydalı olabilir. Fakat belirtiler sık tekrarlıyor, hastanın sıkıntılı infeksiyon atakları devam ediyorsa, ancak bu koşullarda bezin ameliyatla çıkartılması da gündeme gelebilir.

Sialendoskopi Sonrası Günlük Hayata Ne Kadar Sürede Dönülür?

Sialendoskopi hasta için yorucu bir uygulama değildir. Yalnız tanısal sialendoskopi yapmışsak ve lokal anestezi kullanmışsak, hasta aynı gün normal hayatına dönebilir. Ancak genel anestezi uygulanmışsa veya uzun süren bir tükürük bezi taşı kırma işlemi gerekli olduysa, hastanın 1-2 gün istirahat etmesi gerekebilir.

Özel Sigortalar Sialendoskopiyi Karşılar mı?

Özel sigortaların poliçe sözleşmeleri, hastalar/müşteriler ile kendi aralarındadır. Özel sağlık sigortalarının, tükürük bezi hastalığının başlangıç zamanı ve poliçe tarihleri ile ilişkili süreçler için belirli kuralları vardır. Uygun koşullarda özel sağlık sigortalarının çoğu sialendoskopik yaklaşımları karşılarlar.

Sigortanın bu konuda onay verip vermeyeceği, hastanın sigorta firmasına poliçe formu doldurularak yapılan başvuru sonrasında öğrenilebilir. Türk Tabipler Birliği ve HUV puanlama sistemlerine göre sialendoskopi 300 birimdir; sialendoskopik taş çıkartılması ise 500 birimdir; Sialodokoplasti (tükürük bezi kanalının plastik onarımı) gerekliliği halinde 300/2 birim eklenir.

Faydalı Linkler

Tükürük Bezinin İçindeki Bir Taşın
Sialendoskopi ile Çıkartılması

Tükürük bezi taşları tükürük bezlerinin içinde veya bezden çıkan kanallarda olabilir. Genel olarak taşların 85-90%’ı sialendoskopi ile ulaşılabilir konumdadır. Videonun başında dikkatle bakıldığında taşa ulaşmadan önce en az iki dallanmadan geçilmektedir.

Taş Çıktıktan Sonra
Tükürük Bezi Çalışır mı?

Kırılmış Tükürük Bezi Taşları

Yapılan bilimsel araştırmaların sonucuna göre, tükürük bezi taşı nedeniyle ameliyat edilmiş hastalarda, tamamı çıkartılan tükürük bezlerinin, en az yarısının normal veya normale yakın olduğu belirlenmiştir.

Sialendoskopik
Tükürük Bezi Taşı Kırma

Yukarıdaki videoda iki tane 1cm, bir tane 8 mm çaplı üç tükürük bezi taşının sialendoskopi sırasında kırma çalışması gösterilmektedir. Çalışmanın toplam süresi aslında 4 saattir; taşların tek tek toplanmasına yer verilmemiş ve x4 hızla gösterilmiştir.