Polipli Sinüzit Tedavisi
Polipli Sinüzit (Nazal Polipozis)
Polipli sinüzit, özel sinüzitlerdendir. Bu hastalık, basamaklı tedavi ile düzenli takip edilmeyi gerektiren bir sinüzit türüdür. Çünkü tekrarlama potansiyeli yüksektir. Tıpta bunu “nazal polipozis” olarak da tanımlarız. Burun boşluğunda ve sinüslerde yumuşak doku oluşumları meydana gelir; bunlara polip deriz. Polipler sarı, turuncu veya pembe renkte olabilirler ve burun pasajlarını tıkayabilirler. Üzüm salkımına benzerler; bazen halk arasında yanlış bir şekilde “burun eti” olarak da anılırlar. Ancak burun etleri, “konka” olarak adlandırdığımız normal anatomik yapılardır. Polipler, burun etleri ve geniz eti birbirinden tamamen farklı oluşumlardır.
Polipli Sinüzitin Belirtileri
Burun Tıkanıklığı, Koku Kaybı ve Diğer Semptomlar
Polipler burundaki hava kanallarını engellerler. Bu sebeple polipli sinüzitin en önde gelen belirtisi burun tıkanıklığıdır. Genellikle orta pasajı (orta meatusu) doldururlar; burası sinüslerin sağlığı için çok önemlidir. Üst pasajları kapadıklarında koku kaybına yol açabilirler. Polipler sinüs kanallarını tıkadıklarında iltihaplanmalar sıklaşabilir. Bu iltihaplanma dönemleri de poliplerin azmasına sebep olabilir; kısırdöngü gelişebilir. Diğer belirtiler klasik sinüzit hastalarında olduğu gibi, geniz akıntısı, yüzde doluluk ile basınç hissidir. Baş ağrısı, horlama ve hatta burun kanaması gibi farklı yakınmalar da görülebilir.
Poliplerin Oluşum Mekanizması
Kronik İltihap ve Diğer Tetikleyiciler
Poliplerin meydana gelmesi genellikle kronik bir inflamasyonla ilişkilidir. Yani burun mukozasını ve sinüsleri rahatsız eden müzmin bir durum vardır. Ancak buna rağmen poliplerin oluşum mekanizması henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Bu hastalık tek başına olduğu gibi, başka hastalıklarla da birlikte olabilir. Örneğin alerjik nezle ve astım hastalarında daha sık görülür. Mantar sinüziti, diş kökenli (odontojenik) sinüzit ve bazı kalıtımsal hastalıklar poliplere sebep olabilir. Burun içi yapıların anatomik bozuklukları da polip oluşumunu kolaylaştırır. Sigara kullanımı, üst solunum yolu enfeksiyonları ve mevsim geçişleri de mukozayı rahatsız edebilir, işleyişi bozabilir. Bu gibi faktörler poliplerin büyümesine veya yaygınlaşmasına sebep olabilir.
Poliplerle Karışan Hastalıklara Dikkat!
Polipli sinüzit hastalığına benzer klinik görünüme sahip hastalıklar vardır. Bunlar “antrokoanal polip” ve “inverted papillom” gibi hastalıklardır. Ancak bunların oluşum mekanizmaları ve tedavi yaklaşımları farklıdır. Deneyimli bir KBB uzmanı, endoskopik muayene ve görüntüleme yöntemleriyle bu durumları genellikle ayırt edebilir. Bazı durumlarda doku örneği alınması ve patolojik olarak incelenmesi gerekir.
İlk Aşama: Kortikosteroidler ve Burun Yıkama
Polipli hastaların çoğu antibiyotik tedavisi aldığını ve fayda görmediğini söyler. Eğer hastalığın akut dönemi değilse verilen antibiyotiğin polipleri küçültmesi beklenmez. Endoskopla burun içerisine baktığımızda iltihap görmüyorsak antibiyotik vermiyoruz. Basamaklı tedavinin ilk aşaması kortikosteroid içeren spreylerdir. Bunlar verilmeden çok dikkatli olunmalıdır. Endoskopide burun içinde bir yara, kabuklanma, kanama veya infeksiyon varsa önce bunların tedavisini yapıyoruz. Alerji ve astımlı vakar için uygun ilaçlar veya daha iyisi bir Alerji Uzmanlarının desteği önemlidir. Burun yıkama solüsyonlarının beraber kullanılması, salgıların ve alerjenlerin temizlenmesi için yararlı olabilir. Belirli aşamalarda inflamasyonu baskılayan sistemik ilaçlar ve dekonjestanlar da gereğinde kullanılabilir. Ancak bunların kombinasyonları kişiye özel ve dikkatlice seçilir. Zira her ilaç her hastaya fayda etmez; hatta zarar bile verebilir.
Steroide Dirençli Vakalarda “Biyolojik Tedavi”
2-2,5 aylık bir tedavi ile poliplerdeki gerileme endoskopik olarak izlenmelidir. Sistemik steroidlere dirençli vakalar “biyolojik tedavi” adayıdırlar. Bu uygulama son yıllardaki gelişmelerden biridir. Ancak bunun yalnız steroid tedavisine dirençli vakalarda uygulanması gerektiğini vurgulamak gerekir. Bu tedavi bazı Alergoloji Uzmanları tarafından yapılmaktadır.
Cerrahi Müdahale
Endoskopik Sinüs Cerrahisi ve Poliplerin Temizlenmesi
Polipli sinüzit hastalarında çoğu kez endoskopik sinüs cerrahisi ameliyatı gerekli olur. Ancak bunun kararı ve planlaması yukarıdaki tedavi sürecinin sonuna bırakılmalıdır. Hatta bunun için ihtiyaç duyulan tomografi dahi bu aşamada çekilmelidir. Hastalığın en yaygın döneminde, hiçbir tedavi yapılmadan çekilen filmler yanıltıcı olur. Aynı şekilde inflamasyon baskılanmadan yapılan ameliyatlar ise riskli/kanamalı olabilir. Hatta ameliyat amaçlandığı şekilde yapılamayabilir.
Öncü tedavilerin titizlikle yapılması ameliyatın başarısı için de önemlidir. Bu hazırlık sayesinde burun içindeki ve komşuluğundaki yapıları ameliyat sırasında poliplerden ayırt edebiliyoruz. Bu şekilde polipli sinüzit ameliyatı daha kolay ve güvenli olur. Sadece kalan polipler temizlenir ve istenen anatomik çalışma yapılabilir. Sağlıklı yapıların ve mukozanın korunması, burun fizyolojisinin ve normal fonksiyonlarının devamlılığı için büyük öneme sahiptir.
Tedavi Sonrası İzleme
Poliplerin Tekrarı ve Düzenli Takip
Poliplerin tekrar oluşabileceğini yazmıştım. Bu hastaların ameliyat sonrasında da takip edilmesi ve poliplerin baskılanması gereklidir. Bunun etkinliği büyük ölçüde yapılacak ilk sinüzit ameliyatının doğruluğuna bağlıdır. Bu noktada, ameliyatı gerçekleştirecek uzmanın sinüs sağlığındaki deneyimi ve uzmanlığı büyük önem taşır. Günümüzde sinüzit ameliyatları artık endoskoplar yardımıyla yapıldığından, özel donanım ve teknolojik altyapı gerektirmektedir. Poliplerin temizlenmesi için özellikle geliştirilmiş bazı araçların kullanımı belirgin bir avantaj sağlar. Shaver cihazı, polipleri kontrollü bir şekilde uzaklaştırmamızda ve sağlıklı yapıları korumamızda bize yardımcı olur.
Bu ameliyat sonrasında hastanın belirli aralıklarla, düzenli olarak doktor kontrollerine gelmesi gerekiyor. Tıbbi tedavi desteğinin sürdürülmesi ile poliplerin tekrarlaması veya büyümesi önlenmeye çalışılır.
Bazen ikinci, hatta üçüncü veya dördüncü kez sinüzit ameliyatı önerilmiş hastalar görüyoruz. Bunların çoğunda ilk ameliyat sonrası takiplerin düzenli yapılmadığını görüyorum. Bir kısmında ise baskılayıcı tedavilerin sinüslere ulaşması için, anatomik düzenlemenin yeniden yapılması gerekiyor. Bu hastalarda yine ilaçlı tedavilerden sonra düzeltici bir ameliyatla bu koşulun sağlanması gerekir. Günümüzdeki tedavi algoritmasına uygun davranıldığında çoğu hastanın yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir.